Türkiye Komünist Partisi, Seyahat’in 10. yıl dönümünde Taksim’de bir aksiyon gerçekleştirdi. TKP’lilerin aksiyonu ses getirirken kimi geçmiş tartışmaların da su yüzüne çıkmasına neden oldu.
TKP’nin Seyahat olaylarının başlangıcında aksiyonlardan uzak durduğunu argüman eden çevrelere bugün cevap geldi.
TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan bugün yayınlanan yazısında Seyahat direnişi sırasında TKP içerisinde yaşanan tartışmaları ele aldı. Seyahat sırasında artan bu tartışmalar daha sonra partinin bölünmesine ve Türkiye Personel Partisi’nin kurulmasına giden süreci başlatmıştı.
Okuyan, TKP’den ayrılan kısımlardan kimilerinin, kendisinin Seyahat olaylarını ‘derin devlet işi’ olarak saptadığını sav ettiğini yazdı. Bu savları yalanlayan Okuyan, partinin üyelerine Seyahat’e katılmalarını söylediğini öne sürenlerin olduğunu da belirtti. Hiçbir formda Gezi’den ‘uzak durma’ tutumu almadıklarını belirten Okuyan’ın yazısı şöyle:
“Gezi’nin onuncu yılını geride bıraktık. Gezi’nin tesirli ve alnı açık bir hareket olmasında rolü olan örgütlerden biriydi TKP.
Onuncu yılda TKP’nin Demirören AVM önünde yapmış olduğu aksiyon de bayağı ses getirdi. Ses getirince birileri tekrar başladı anlatmaya…
Artık birçok kişi biliyor, Gezi’yi takip eden aylarda TKP içinde bir kriz yaşandı. Yollar ayrıldı. Ayrılanlar bir daha ayrıldı, sonra bir daha…
Bütün bunlar olurken Seyahat Direnişi ve TKP’ye dair bir dizi rivayet ortalığa döküldü.
Bir tanesi Kemal Okuyan’ın Gezi’nin gerisinde derin devlet olduğunu argüman ettiğiydi.
Diğerindeyse, direniş sırasında Erkan Baş TKP’yi sokağa çıkarmaya çalışırken Kemal Okuyan’ın tam karşıtı için dayattığı ve “uzak durun” dediği söyleniyordu.
Erkan Baş şimdi TİP’in Genel Başkanı, yeniden milletvekili seçildi. Yanlışsam düzeltir, hatırlamıyorsa o periyodun öbür şahitlerine başvurabilir.
Türkiye Komünist Partisi’nin merkezi konseylerinde konuşulanlar orada kalır. Biz bu türlü öğrendik, bu türlü davrandık. Kemal Okuyan’ın Gezi’nin ardında derin devlet olduğunu söylediği efsanesinin kaynağı partinin merkezi konseylerinde yapılan bir ihtardır.
Aradan on yıl geçti. Daha Gezi’nin çabucak başlangıcında bu büyük halk hareketini yönlendirmek, istedikleri forma sokabilmek için değişik odakların uğraş gösterdiğini saptadık. Saptayanlar, bu doğrultuda data ve bilgi getirenler ortasında şu anda TİP üyesi olanlar da var.
Bu bilgiler ışığında bütün TKP’lilerin uyanık olmasını, hareketin bağımsız, yurtsever bir çizgide kalması ve güçlenmesi için partinin yük koyması gerektiği hatırlatıldı heyet toplantılarında. Bu ihtar ve değerlendirmelere tek bir itiraz dahi gelmedi. Gelemez de… Zira TKP’liler bilir ki, bütün büyük toplumsal olayları birileri manipüle etmeye çalışır. Kıymetli olan tedbir almak, karşı yük oluşturmaktır. TKP de bunu yapmaya çalıştı.
Gezi olaylarını kim nereye çekmek istedi, buna ait fikir sahibiyiz. Lakin bir de gerçek var: Beceremediler.
Gelelim başka meseleye…
Erkan Baş’ın TKP’yi sokağa çıkarmaya çalıştığı, Kemal Okuyan’ın bunun tam karşıtı bir tartı koyduğu tezi saçma ötesidir. TKP’nin o zamanki merkezi konseylerinde bu içerikte bir tartışma asla olmamıştır. Ortaya atılan bu tıp “bilgi” kırıntılarına şu ana kadar ses çıkarılmamış olmasını o heyetlerde yer alanların bugün farklı yerlerde de olsalar TKP hukukuna hürmet duymalarıyla açıklamak isterim. Yoksa bu vıdı vıdılar kimseye siyasi prestij kazandırmaz.
Sokakların hareketlendiği, siyasi dengelerin süratle değiştiği günlerde elbette iç huzursuzluk ve tansiyon olur, beşerler bir ötekinden rahatsızlık duyabilir. Doğrultuyla ilgili değilse bunlar gelir-geçer. Örneğin Seyahat sırasında birkaç kişinin İstanbul vilayet idaresinin hantallığından şikayetçi olduğunu hatırlıyorum ancak bunlar olayların sıcaklığında olağan karşılanmalıdır. Zati kimse bunu önemsemedi, 2014’teki krizde “daha etkin olmalıyız” diyenler “pasiflik”le eleştirdikleriyle birlikte davranıp parti bile kurdular.
Ha, Gezi’ye yüklenecek mana, hareketin sınıfsal ve ideolojik karakteri, Seyahat sırasında gündeme gelen forumlara yaklaşım mevzularında kesinlikle farklı yaklaşımlar olmuştur. Parti yayınlarına, açıklamalarına yansıyan görüş temeldir.
Bütün bunları şu nedenle anlatıyorum. TKP unsurları, kuralları olan bir partidir. “Şöyle olmuş, bu türlü olmuş” söylentileriyle tarih yazılmaz. Seyahat sırasında partinin açıklamaları var. Günlük Sol Gazetesi var, orada yazdıklarımız var. Partinin aksiyonları var.
Bunlar kolektif karar ve değerlendirmelerin eseridir. O denli “Kemal Okuyan tek adamdı” deyip sonra efsane anlatmak tutarsızlık olur.
Merak edenler için söyleyeyim. TKP’nin 2014’de yaşadığı sorun Gezi’yle ilgili değildi. Haziran Direnişi süreci yalnızca hızlandırmış olabilir. Bugün TİP ve TKP diye iki parti var. 2014’teki ayrışmanın tarihî manası tam da budur: TİP ile TKP ortasındaki fark. “